myücel

myücel

Ötesi saksağan şakırtısı…

Ötesi saksağan şakırtısı…

Ne bitip tükenmek bilmeyen “sağırlar diyaloğu”na dönüşmüş polemiklerin... Ne de acımasız toplumsal kamplaşmaların bi faydası var! Doğu’nun 300 yıldır cevabını aradığı soruyu her daim kendinize sorun: “AVRUPA ZENGİNLEŞİRKEN ASYA NEDEN YOKSUL KALDI?” “HATA NEREDEYDİ?” diye meraklanın... 300 yıldır...

“Bir çağ yangını bu!”

“Bir çağ yangını bu!”

“Bir çağ yangını bu...” Biliyorum...Gerçek hayat, bir dernek genel kurulunun "dilek ve temenniler" faslının görüşülmesine benzemiyor!Ama yine de “ummak istiyor” insan... Mutlu yıllar... Yeni bir yıl... Yeni bir gün... Geçmişin yorgunluğu mu desek... Tazelenen umutların coşkusu mu? Kim...

Herkes her şeyi biliyordu!

Herkes her şeyi biliyordu!

Dere yataklarında yerleşim olmayacağını... Mimar Sinan’dan ilham almadan köprü yapılmayacağını... Rant iştahıyla yapılan şehir planlarının... Verilen imar ruhsatlarının akılla, bilimle bağdaşmayacağını... Vadi içlerinde orman emvali depolanmayacağını... “Doğal afetler tarihi”ne itibar etmemenin... İşin ehline kulak vermemenin sonuçlarının ağır olacağını......

“Ortak bir dil” kurmadan nereye?

“Ortak bir dil” kurmadan nereye?

"Muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkmanın" ya da kendimize lâyık gördüğümüz muhayyel “değer”i hak edebilmemizin yolu öncelikle birbirimizi ve kavramları "doğru" anlamaktan geçiyor. İnsanlığın evrensel değerleriyle örtüşen "ortak bir dil" kurmadan bu "yolculuğu" sürdürmek zor. Büyüyoruz elbette… Ama bunu “irileşmeden”...

“İnsanlık için ihtar vakti”ydi, ama…

“İnsanlık için ihtar vakti”ydi, ama…

Anlaşılan o ki, 1955’te bulduğu çocuk felci aşısını “güneşin patentini alabilir misin?” sorusuyla “özgür bırakarak” büyük bir serveti elinin tersiyle iten Jonas Salk’ın davranışının günümüz dünyasında etik bir karşılığı kalmamış. Ülkemizde koronavirüs vakalarını ilk kez görmeye başladığımız günlerin hemen ardından 21 Mart 2020’de “İnsanlık...

Bolero’nun düşündürdükleri…

Bolero’nun düşündürdükleri…

Bu topraklarda kendi “bestemizi” büyük ölçüde kendimiz yapacağız. ● “Aş derdini, iş derdini çözmüş… Beyin göçünü tersine çevirmiş… Yarınlara umutla bakan… Müreffeh bir Türkiye!” Temamız bu olmalı! Her icra edişimizde, her seslendirişimizde farklı bir “enstrümanı” devreye sokmayı başarmalıyız… Tıpkı Bolero’daki gibi! Fonda… Sürekli aynı tempoyla...

Teknolojik gelişme insanlığın mutluluğunu sağlayabilecek mi?

Teknolojik gelişme insanlığın mutluluğunu sağlayabilecek mi?

“Teknoloji geliştikçe insanlığın sorunları da çözülecek" iyimserliğini korumak mümkün mü? Düşünmemiz gereken önemli sorular var: ● Teknolojik gelişmelerin seyrini etkileyebilme gücünü önemli ölçüde “elinde bulunduranlar” nasıl bir gelecek “tasarlıyor?” ● Demokratikleşmeyi dikkate almayan bir teknolojik gelişim, bu işleyiş biçimiyle tek başına yeryüzündeki geniş...

Page 1 of 13 1 2 13

Kategoriler